Servet-i Fünûn edebiyatına yöneltilen diğer tenkitleri cevapladığı yazısıdır. Ayrıca bu yeni edebiyatın olumlu ve olumsuz yönlerini kendince ortaya koymaktadır.
Tanzimat’la başlayan “eski-yeni” tartışması, “Doğu-Batı” çekişmesi; Batı’ya aşırı derecede yönelen yeni dil, duygu ve hayalleriyle çok yadırganan Servet-i Fünûncuların ortaya çıkmasıyla oldukça yoğunlaştı. Eski’yi tutan Muallim Naci ve taraftarları, özellikle biçim, üslup, dil, sanat anlayışlı gibi bakımlardan Servet-i Fünûncuları şiddetli şekilde eleştiriyorlardı. Onları “Batı taklitçiliği” ile suçluyorlardı. Eserlerini “anlaşılmaz” buluyorlardı.
Aslında Tanzimat’ın ikinci dönem sanatçıları arasında yer alan Ahmet Mithat Efendi de “yeni” edebiyata kısmen taraftardı. Ancak o, edebiyatın, toplumun hizmetinde olması gerektiğine inanıyordu. Oysa Servet-i Fünûncular “Sanat, sanat içindir.” anlayışını benimsiyorlar, bu nedenle de eserlerini Divan edebiyatında olduğu gibi, ağır ve süslü bir dille yazıyorlardı. Hatta eserlerinde daha önce hiç duyulmamış sözler ve tamlamalar kullanıyorlardı. Ahmet Mithat işte bu nedenle onları eleştirmiş ve bu eleştirilerini yansıtan “Dekadanlar” adlı makalesini Sabah gazetesinde yayımlamıştı.
Servet-i Fünûncular Fransız edebiyatını yakından izliyor, o edebiyat doğrultusunda eser veriyorlardı. Fransız edebiyatında gelişen sembolizm ve parnasizm akımından etkileniyorlardı. Ancak onlar bu “dekadan” yakıştırmasını kabul etmediler.
Bu bağlamda, Servet-i Fünûn edebiyatını savunan Hüseyin Cahit Yalçın da söz konusu alay ve suçlamalara karşı yukarıdaki tenkit yazısını kaleme aldı.
Hüseyin Cahit, söz konusu tenkit yazısında, içinde yer aldığı bu yeni grubun, Batıyı körü körüne taklit eden “dekadanlar” değil, Servet-i Fünûn adında yeni bir edebî akımı oluşturan sanatçılar olduğunu anlatıyordu.
Ayrıca, Servet-i Fünûn edebiyatını kendi bakış açısından değerlendiriyordu. Ona göre servet-i Fünûncular halk için, halkın anlayacağı bir edebiyat anlayışını değil, sanattan anlayan yüksek zümrelere hitap eden bir edebiyat anlayışını benimseyen sanatçılardı. Bu yüzden dekadanlık ile suçlanamazlardı. Yaptıkları taklit değil, örnek almaydı. Batı’dan etkilenerek oluşturulan ağır tamlamaların ise üzerinde durulmayacak kadar az olduğunu savunuyordu.
Sonuç olarak diyebiliriz ki Hüseyin Cahit Yalçın’ın bu yazısı, Servet-i Fünûncuların edebiyat anlayışını değerlendiren bir edebî tenkittir.
Yorum Yap